VAN İLİMİZ
VAN İLİMİZİN BAHÇESARAY İLÇESİ
ANA SAYFA VAN BAHCESARAY
BAHÇESARAY'IN TARİHÇESİ
Bahçesaray´ın eski ismi ve halen kendi aralarında kullanmış oldukları ismi Müküs´tür. Müküs Arapça bir kelime olup, Meks kelimesinin çoğuludur. Lügat anlamı; öşürler, borçlar, vergiler ve bunların toplamıdır. Ayrıca toplanma yeri ve üs anlamında da kullanılır.
Bahçesaray´ın tarihi ile ilgili yazılı bilgiler çok sınırlıdır. Zengin bir tarihsel geçmişe sahip olan Bahçesaray´ın bu sınırlılığı, yerleşim merkezlerine olan uzaklığı ve Van gibi önemli bir merkezin gölgesinde kalmasındandır. Bahçesaray İlçesinin Van gölü havzasının klasik ortak tarihi dışında, bilinen özel tarihi IV. yüzyıla dayanmaktadır. Şemsettin Sami Kamus-ul Alam adlı eserinde Dicle Irmağı´nın bir kolunun İskender Kalesi altından çıktığını yazmıştı. Adı geçen ve Dicle Irmağı´nın bir kolu olan Müküs Çayı ilçenin 2 km kuzeyinden çıkar. Bu çayın kaynağının takriben 3 km yukarısında, günümüzde de İskender Kalesi olarak bilinen kale kalıntıları hala mevcuttur.
Rivayete göre; Hz. Ömer Dönemi´nde İslam Orduları´nın Diyarbakır, Farkin ve Ahlât´ı fethettikten sonra Hizan üzerinden Bahçesaray´a girerek bugünkü ismi Yaylakonak olan Teramak Köyünde 18 sahabe, Rumun Dağı´nda 2 sahabe şehit olduktan sonra fethedilmiştir.
Bahçesaray İlçesi´nin tarih içerisinde ilkin Moks adıyla Vaspurakan krallığına ait bir prenslik olarak görülür. Nitekim Abbasi Halifesi Mütevekkil Dönemi´nde de Moks Vaspurakan Şehirleri arasında gösterilmektedir. 847 yılında Moks Prensi Grigor Vaspurakan Kralı Gagik´e bağlılığını bildirirken, 977´de Moks Prensi Zapranik Bizans İmparatoru Basil´e karşı Vaspurakan Krallığı güçleri ile savaşa katılmıştır. 1064 yılında Sultan Alpaslan oğlu Melikşah tarafından fethedilen Müküs, 1548 yılma kadar sırası ile Ahlatşahlar, Eyyubiler, Anadolu Selçukluları, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safeviler himayesine girmiştir. 1539 yılında Müküs Kanuni Sultan Süleyman´ın Van´ı fethetmesi ile Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetine geçmiştir. Ancak Osmanlıların Avusturya kralı ile baş gösteren sorunlarından dolayı Osmanlı Güçleri´nin Van bölgesinden çekilmesi ile birlikte Müküs, tekrar Safevilerin hâkimiyetine girmiştir. Daha sonra 1548 yılında Osmanlı Devletinin Van´ı tekrar almaları ile Müküs bir daha el değiştirmemek üzere Osmanlıların idaresi altına girmiştir.
Tarihi seyri içerisinde Müküs bazen sancak beyliği, bazen kaza, bazen de nahiye statüsünde bulunmuştur. Bu statüleri de dönemsel olarak stratejik önemi ile bağlantılı olmuştur.
Müküs; Osmanlı İmparatorluğunun 1548 yılında Van Vilayeti´ne bağlı bir sancak merkezine dönüştürülüp yurtluk, ocaklık şeklinde Müküs beylerinden Abdal Han´a verilmiştir. Müküs Sancak Beyliğinde iyi bir idare gösteren Abdal Han´dan sonra yerine geçen Mir Muhammet, nüfuzunu kötüye kullanarak halk üzerinde baskı kurup zulmeder. Halk arasında hoşnutsuzluğun had safhaya çıktığı gibi, merkezi yönetime karşıda yükümlülüklerini yerine getirmez. Ayrıca Şehzade Beyazıt olayında Beyazıt lehine görüş bildirip, tavır almıştır. Bu durum, Mir Muhammet´in kardeşi olan Mir Hasan tarafından Hakkâri Beyi Zeynel ile birlikte, bizzat İstanbul´a gidilerek padişaha bildirilmiştir. Bunun üzerine saray tarafından Van Beylerbeyi Hüsrev Paşa´ya gönderilen emirle konunun incelenerek gereğinin yapılması emredilmiştir. Hüsrev Paşa´nın hazırlamış olduğu rapor üzerine Mir Muhammet görevinden alınır ve Van´da hapsedilir. Boşalan Müküs Sancak Beyliği´ne ise Mir Hasan atanır. Müküs tarihinde çok önemli bir yere sahip olan bu şahsiyet, günümüzde de büyük bir saygıyla anılmaktadır. Mir Muhammet´in 8 yıllık hapis cezasını bitirip Müküs´e dönmesi ile birlikte Müküs´te tekrar huzursuzluklar baş gösterir. Bunun üzerine Mir Muhammet tekrar Müküs Sancak Beyliğine atanır. Eski Sancak Beyi olan Mir Hasan´a ise o zamana kadar Müküs Sancağına bağlı olan Karkar Nahiyesi, sancağa dönüştürülerek yönetimi için Mir Hasan´a verilir. Mir Muhammet sancak beyliğine tekrar getirilmesine rağmen eski olumsuz tavır ve davranışlarından vazgeçmez. Bunun üzerine tekrar sancak beyliğinden alınarak Van Eyaleti´nde hapsedilir. Mir Muhammet´in yerine oğlu Mir Ahmet sancak beyliğine atanmıştır. Mir Ahmet Dönemi´nde önemli dikkate değer tek olay, Karkar Sancak Beyi ile Sündüs Yaylasında yapılan kanlı savaştır. Bu savaşta her iki taraftan da yüzlerce insanın öldüğü söylenir. 1810 yılına kadar Müküs tarihinde kayda değer bir olaya rastlanılmamıştır. Bu tarihsel süreçte 1810 yılında Müküs Yönetimi´nin başına geçen Şeyhi Bey, dönemine göre kendini iyi yetiştirmiş ve o zamanın şartlarında çok iyi bir eğitim almış bir kişidir. Şeyhi Bey´in ölümü üzerine Nurevas (Hakkıbey) köyünde yaşayan kardeşi Han Mahmut Beyliğini ilan eder. İlk iş olarak Abbasi Beylerinin tasarrufunda olan Gevaş´a saldırarak ele geçirir. Bu saldırılarda Abbasi Beylerinin aile üyelerinden büyük bir bölümü öldürülür. Han Mahmut merkez olarak Gevaş´ın Pagvas (Kazanç Köyü)´nde bulunan kaleye yerleşir. Müküs´te ise Şeyhi Bey´in oğlu Mutiullah Bey kalır. Han Mahmut kardeşi Han Abdal ile birlikte Mahmudi Beyleri´nin tasarrufunda bulunan Hoşap Kalesi´ni alarak, Başkale´ye kadar olan bölgeyi yönetimlerine alırlar. Han Mahmut bölgede giderek güçlenir. Espayird (Hizan İlçesi hudutları içinde) Tatvan´ı ele geçirir. Botan Emiri Bedirhan Bey ile çatışmalar yaşanır. Han Mahmut 1830 yılında göçebe ve göçer aşiretlerini de arkasına alarak Botan Beyi Bedirhan Bey´e ağır kayıplar verdirir. Daha sonra Hakkâri Beyi Nurullah Bey´in arabuluculuğu ile Han Mahmut ile Bedirhan Bey arasında ittifak yapılır.
Bu sıralarda Rus Çarlığı ile İngiliz Misyonerleri tarafından bölgede yerleşik konumda olan Hıristiyan Topluluklar arasında yoğun bir propaganda başlatılır. Bu topluluklar içerisinde özellikle Nasturiler sık sık başkaldırmaya başlar. Botan Emiri Bedirhan Bey bölgesindeki seçkin 50 öğrenciyi, eğitim için Bağdat´a göndermek üzere Şemdinli İlçesi´nden yola çıkarır. Yola çıkan öğrenciler Nasturiler tarafından katledilir. Bu olay bardağı taşıran son damla olur. Botan Emiri Bedirhan Bey ittifak halinde olduğu Han Mahmut´u da yanına alarak Nasturilerin üzerine yürür. Batılı Misyonerlerin iddialarına göre bölgede katliam yapılmıştır. Nitekim bu yoğun propagandalar gerek Han Mahmut´un gerekse Bedirhan Bey´in sonu olur.
Tanzimatla birlikte Osmanlı Devlet yönetiminde irsi yönetim biçimleri ortadan kaldırıldığından, 1862 yılında alınan bir kararla Müküs ilçe statüsüne kavuşturulmuştur. Müküs´ün ilk Kaymakamı Derviş Bey´dir. 1902 yılında ise yapılan yeni idari düzenlemeye göre Müküs kaza statüsünden alınıp, Çatak kazasına bağlı nahiye müdürlüğüne dönüştürülür. Nahiye Müdürü olarak ise Müküs Beylerinden Mutiullah Bey getirilir. Bu şahsın Müküs tarihinde seçkin bir yeri vardır. Mutiullah Bey döneminde Müküs´te gözle görülebilecek bir canlılık söz konusudur. Müslüman ve Ermeni Halklarından oluşan nahiyede çok adil bir yönetim sergiler. Mir Hasan Medresesi tarihin en parlak dönemini yaşar. Müküs dışından ünlü bilim adamlar getirtir. Müküs sınırları içerisinde hiçbir yasa dışı olaya izin vermez. Seçkin insanlardan oluşan bir kolluk kuvveti kurar. Bu kolluğun başına da kardeşi Fazıl Bey´i getirtir. Çatak, Hizan(Bitlis), Pervari(Siirt) kazalarında devlete karşı isyanlar yapılmış ise de Mutiullah Bey Müküs´te bu tür bir olayın yaşanmasına asla izin vermez.
Bu güzel ortam 1915 yılına kadar devam eder. Bu tarihten itibaren Ermeni Hınçak Partisi Müslüman ve Ermeni Halklarının arasını açmak için büyük bir gayretin içerisine girer. Bu durum Müküs´te huzursuzluklara neden olur. Rus Çarlığının himaye ettiği, halk arasında Ermeni Fedailer olarak anılan çeteler türer. Bu çetelerin varlığı Müküs ve çevresinde yaşayan halkı da tedirgin eder. Nitekim 1915 baharında Gevaş´ta Ermenilerle Müslümanlar arasında çatışmalar baş gösterir. 1915 yılında Van Vilayeti´nin Rusların eline geçmesi üzerine Mutiullah Bey silahsız olan halka zarar gelmesini önlemek amacıyla, halkının tamamına yakınını Pervari tarafına konuşlandırır. Bu sırada Müküs´ten göç etmeyip köylerinde kalan Müslüman vatandaşların büyük bir kısmı Ermeni Fedai Çeteleri tarafından katledilir, kurtulabilenler ise Müküs´den kaçar. Müslüman Köyleri´nin tamamına yakını yakılıp yıkılır. O günleri yaşayan İlçe merkezine bağlı Köşk Mezrası sakinlerinden Abdulhamit TANKAŞ, "annesi, kardeşleri ve yakınlarının hepsinin katledilmesine bizzat şahit olmuş, o günleri ağlayarak anlatmıştır". 1915 yılının sonbaharında Ermeni Fedai Çeteleri başkomutanı Luto Penvari İlçesi Beğendik Köyü yakınlarında çıkan bir çatışmada öldürülür. Bu durum Ermeniler arasında büyük bir tedirginliğe neden olur. Ermeniler Müküs´ten çekilmek durumunda kalırlar. Bu sırada Mutiullah Bey´in kuzeni Nusret Bey komutasında Milis Kuvvetler oluşturulur. Bu kuvvetler gerek Müküs´ün gerekse Van ve çevresinin Ermeni Fedai Çeteleri´nden temizlenmesinde büyük başarı gösterir. Nusret Bey bu başarılarının karşılığı olarak dönemin Van Valisi tarafından ödüllendirilir. Mutiullah Bey 1920 yılında ölmüştür. Müküs, 1932 yılında Gevaş İlçesine bağlanmış, daha sonra bilinmeyen ve hala anlaşılmayan bir nedenle 1958-1964 yılları arasında Siirt İlinin Pervari ilçesine bağlanmıştır. 1964 yılında tekrar Gevaş İlçesine bağlı bir nahiye statüsüne getirilen Müküs, 1987 yılında 04.07.1987 tarih ve 19507 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak İlçe olarak şekillendirilmiştir. Bahçesaray adında Van İline bağlı bir ilçe statüsünü kavuşturulmuştur.