ANKARA İLİMİZİN AKYURT İLÇESİ

ANA SAYFA ANKARA AKYURT
ANKARA İLİNİN HARİTADAKİ KONUMU
ANKARA - Haritadaki Konumu

AKYURT TARİHİ

İlk yerleşimi Paleolitik Döneme (Yontma Taş Çağı) uzanan Ankara ve güzel ilçesi Akyurt’un iyi bilinen en eski tarihi Eki Tunç Çağı’na (M.Ö.III. Bin) kadar iner. Gerek Balıkhisar mahallesi Höyüktepe mevkiinde bulunan höyükte, gerekse Elecik mahallesi sınırları içinde yer alan Kızıleşik Mevkiinde Tümülüs üzerinde dolgu toprakta ele geçen çanak çömlek parçalarının tarihlendirilmesi Akyurt sınırları içinde yerleşimin M.Ö. III. bin yılından beri var olduğunu göstermektedir.

Balıkhisar mahallesine 1 km. uzaklıkta, köyün kuzeydoğusunda yer alan 15 metre yükseklikte 200×300 çapındaki höyükte Eski Tunç Çağında (M.Ö. III. bin)günümüze yerleşim olduğu tespit edilmiştir. Eski Tunç çağında karşımıza çıkan ilkler arasında; bakır ile kalayın karıştırılarak tunç madeninin elde edilmesi geleneksel Anadolu mimarisini temsil eden taş temelli kerpiç duvarlı konutlar, maden kullanılması, seramik yapımında Form olarak zenginlik ve bezeme, madeni kapların taklidi çanak-çömlek yapımı, dönemin sonlarında kullanılmaya başlanan seramik çarkının kullanılmasıdır.Elecik mahallesi sınırları içinde yer alan Kızıleşik Tümülüsü kazısı Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürlüğü’nce 21-23 Eylül 1987 tarihleri arasında yapılmıştır.Roma dönemine ait tümülüste ele geçen eserler İmparatorluk Dönemine ait koku kapları, bir çift altın küpe, bir yüzük, bir kolyeye ait 7 muhtelif yaprak ve şerit parçaları, bronz menteşe parçası 4 bronz halka ve döğme tekniği ile yapılmış 3 adet çividir. Mezardan çıkan eserle ve mezarın mimari yapısı M.S. 1.2. yüzyılın özelliklerini taşımaktadır. Ayrıca tümülüsün örtü toprağı içinde M.Ö. III. bine ait çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Bu çanak çömlek parçaları tümülüs yakınındaki bir höyükten taşınmış olmalıdır.

Akyurt’ta bulunan mermer bir yılan heykeli, Roma dönemine ait olup, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin ‘Çağlar Boyu Ankara’ bölümünde sergilenmektedir. Roma dönemine ait eserler ilçe sınırları içerisinde mahalle ve köylerimizde de hali hazırda mevcut olup, bunun en iyi örneklerini Elecik mahallesinde ilköğretim okulu bahçesinde ve köy yolunda, Güzelhisar (Kızılhisar) mahallesi  meydanındaki çeşmenin üzerinde de görebilmek mümkündür. Bun dönemin ardından M.Ö. 21’de Galatya (Ankara, Çankırı, Yozgat) yöresi bir Roma eyaleti haline gelince, bu yol güzergâhının hemen üzerinde, aynı zamanda ‘Krallar Yolu’ denilen bu yolda Akyurt’ ta, tarih içindeki önemi sürdürmüştür. Daha sonra sonraları Bizanslılar, Anadolu Selçukluları, Danişmendliler arasında el değiştirmiştir.13. yüzyılın ikinci yarısında Moğol akınlarından kaçan çok sayıda esnaf ve zanaatkârın Anadolu’ya göçleri sonucu ekonomik ve toplumsal yaşamda değişiklikler olmuş, Akyurt’ta bulunduğu konumdan dolayı bundan etkilenmiştir. 1071 Malazgirt savaşından sonra Anadolu kapıları Türklere açılmış ve gruplar halinde içerlere doğru akmışlardır. Ankara, Kırşehir, Yozgat, Çorum, Kastamonu, Çankırı ve Eskişehir çevresinde Türk göçlüğünün yoğun olduğu ve bu çevrelerin ilk Türkmenlerce yurt ve otlak olarak kullanıldığı kayıtlardan anlaşılmaktadır.

Oğuzeli’ nin, kolları olan bu insanlar, yukarıda bahsi geçen illerimiz ve çevrelerine yerleşirken, Akyurt’ta bunu yoğun olarak yaşayan bir yöre olmuştur. Oğuzhan’ ın, altı oğlundan olma 24 torununun isimlerinden bazı boy adları yörede yaşatılmaktadır.

Akyurt’un eski adı olan Ravlı’nın ve hemen yanındaki Kızık ve Büğdüz mahallelerinin de Reşit-Ud Din’in çizelgelerinde de belirttiği Oğuzeli’nin kolları olduğunu görüyoruz. Ve yine bilinen bir gerçekte Anadolu’ya gelen Oğuz boylarının, Türkmenlerin, atalarının isimlerini yaşadıkları yörelere verdiklerini ve onların sadece isimlerini değil, gelenek ve göreneklerini de yaşattıklarıdır.

İlçenin eski ve yeni isimleri konusundaki bulgularımıza baktığımızda Kaçkarlı’ da Alka-Bölük olarak Reşid-ud’in çizelgesinde de Alka Ravlı olarak Karşımıza çıkan bu boy, zaman içinde Ravlı olarak telafuz edilip Oğuz Türkçesinde karşılığını Avlu, Evli, İvli olarak verilmiştir. Bunun yurt manasında alınabilmesi de söz konusudur. Nitekim Cumhuriyet döneminde Akyurt isminin ortaya çıkışı ve ilçeye verilişi (İçişleri Bakanlığı 5442-2/C 1961) geçmişten gelen güzel bir geleneğin bugünkü Türkçemizde yaşatılması şeklinde ortaya çıkmış; Alka’nın Ak, Ravlı’nın da yurt olması şeklinde yerini bulmuştur.

Birinci Anadolu Beylikleri döneminde Danışmentli Sultanı Gümüş Tigin Ahmet Gani’nin Sivas başkent olmak üzere Malatya, Tokat ve Amasya’da  egemenlik kurmuş olduğunu, Ahmet Ganinin ölümünden sonra oğlu Emigazi’nin Ankara, Çankırı illeri olarak sınırlarını Bolu’ya kadar genişlettiği bilinmektedir. Emirgazi’nin ölümünden sonra, II. Kılıçarslan 1178’de bu beyliğin topraklarını Anadolu Selçuklu Devleti sınırları içerisinde almıştır. Selçuklu Ordusunun 1243 tarihinde yapılan Kösedağ Meydan Savaşı ile Moğol ordusuna yenilmesi üzerine Moğollar; 150 sene müddetle Anadolu’nun maddi ve manevi kaynaklarını yağmalamışlardır.

 

Moğol sömürüsü altında ezilen Selçuklu Devleti bütün gücünü kaybetmiş, II. Mesut’tan sonra dağılarak yerini beyliklere bırakmıştır(1308). II. Anadolu Beylikleri döneminde kurulan Eretna Beyliği (1335-1390) Ankara, Kayseri, Konya ve Erzurum’a kadar geniş bir alan üzerinde hakimiyet kurmuştur. Eretna sülalesine de Kadı Burhanettin Ahmet son vermiştir. Kadı Burhanettin 1397-1398 tarihinde öldürülmüştür. Oğlu Alaattin Çelebi (Zeynel Abidin) kısa bir süre Sivas’ta tahta çıkmıştır. Bu arada Anadolu halkı yaklaşan Timur tehlikesinin de etkisiyle Osmanlı Devletine tabi olmuş, katılmıştır. Bu dönemde de görevlerinin bilincinde olan Akyurt halkı, Osmanlının yanında yer almanın yanı sıra, Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt Hana’ da otağını kurduğu yeri vererek ev sahipliği yapmıştır.

Diğer Anadolu illeri gibi Akyurt da 1923 Cumhuriyet dönemine kadar Osmanlı imparatorluğu egemenliğinde kalmıştır. Kurtuluş savaşı döneminde de önemini koruyan Akyurt bu dönemde Karadenizden gelen silahların Anadolu’ya gelişinde yol güzergâhı olarak kullanılmıştır. Şapka devriminde Kastamonu’ya giden ATATÜRK’ün ilk uğrak yeridir.

COĞRAFİ DURUM

Akyurt; İç Anadolu Bölgesi Ankara sınırları içerisinde geniş ve düzgün bir arazi üzerinde kurulu bir ilçedir. İlçemizin doğusunda Kalecik batısında Keçiören Güneybatısında Elmadağ ilçeleri bulunmaktadır. İlçe merkezi Çankırı, Kastamonu ve Sinop’u Ankara’ya bağlayan Devlet karayolu üzerinde olup, Ulus’a uzaklığı 32km dir.

Yüzölçümü 258 km kare, denizden yüksekliği ise 960 metredir. İlçenin kuzeyinde kaleciğe bağlanan yol üzerinde ‘TEKEBELİ DAĞI’ 1250 m, Güneyinde ‘HÜSEYİN GAZİ’ tepesi 1415 metredoğusunda ise ‘idris dağı ‘1985 m bulunmaktadır.

Arazi yapısı itibarı ile arazinin büyük bir bölümü tarım arazisi niteliğinde olup Akyurt’un Ravlı çayı etrafta kavak ve söğüt ve meyve ağaçları rastlanır. Uzunlar köy yolu üzerinde yaklaşık 10.000 metre karelik meşe ağacı koruluğu bulunmaktadır.

14.yy sonuna kadar geniş ormanlık alanlara sahip olan Akyurt, yüzyıllar boyu yapılan kıyımlar neticesinde Ankara’nın da hamamlarının yakacak ihtiyaçlarının karşılaması neticesinde ağaçlık alanlarını büyük ölçüde yitirmişti. Buna mukabil son yıllarda belediyemiz, ilçemizdeki okullar ve okullardaki örgencilerin çabalarıyla ilçe merkezinde yeniden yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışmalarına başlanmış bu amaçla bir de Hatıra Ormanı kurularak Ağaçlandırma çalışmaları ve ağaç sevgisi yaygınlaştırma çalışmaları sürmektedir.

Akyurt ’un ova bölgesinde toprakları kahverengi olan arazinin ortalama meyil’i % 3 ile % 8 arasında değişmektedir. Genellikle kumlu –tınlı toprak yapısına sahip organik maddece az potasça iyi fosforca fakir topraklara sahiptir. Arazi yapısı güney kesimlerde düz yer yer tepelik meyilli taban arazileri olup kuzey kesimlerde dağlık karakter gösteren tipik Orta Anadolu gruplarındandır.

Son zamanlarda yüzyıllar öncesinden gelen adeta Akyurt ’un simgesi olan ‘Üzüm Bağları’ yeniden canlandırılmaya başlanmıştır.

Uluslararası Esenboğa hava alanının yolcu kapasitesinin 10 Milyon’a çıkarılması Akyurt-Esenboğa, Esenboğa-Ankara arası bölünmüş yol çalışmalarının da tamamlanması ile Başkent’in en gözde ilçelerinden biri olacak olan Akyurt gelişmenin yeni adresi olma yönünde hızla ilerlemektedir.

İç Anadolu bölgesinin tipik karasal ikliminin yaşandığı ilçede yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer. Gece ve gündüz arasında ki sıcaklık farkı yüksektir. Yaz aylarında 37 C ye yükselen hava sıcaklıkları kışın – 24 C ‘ye kadar düşer. Nem oranı %60 olan Akyurt da kış aylarında Esenboğa Hava Limanı ve Çankırı yolu yoğun bir şekilde sis oluşur.

Akyurt ilçesinden geçerek, çubuk çayına akan Ravlı Çayı Çam, Karayatak, Kızık derelerinin birleşmesinden meydana gelir.rejimi düzensiz olan çayın kış ve bahar aylarında artan su miktarı ile yaz aylarında çevresindeki bahçeler sulanmaktadır. Bunun yanında Bozca köyünde Gökseki, Örez ve Soğukpınardan gelen çayların birleşmesiyle büyük bir dere bulunmaktadır.

Dağlarda toplanan yağmur ve kar sularıyla kendi kaynağını oluşturan Akyurt sulama göleti merkeze 4 km. uzaklıkta ve karacalar köyü üzerindedir.

Ankara, Çankırı, Kastamonu ve Sinop devlet karayolu üzerinde bulunan Akyurt’un Ankara ya uzaklığı 32, çubuğa 16 km’ dir. Akyurt Ankara devlet karayolu 12 km’ den itibaren Esenboğa havalimanı Ankara yolu ile birleşmektedir.