BİTLİS İLİMİZ

BİTLİS İLİMİZİN ADILCEVAZ İLÇESİ

ANA SAYFA BİTLİS ADILCEVAZ
BİTLİS İLİNİN HARİTADAKİ KONUMU
BİTLİS - Haritadaki Konumu

ADİLCEVAZ İSMİNİN TARİHİ SÜRECİ 

Tarihi kaynaklarda birkaç farklı yorumla karşılaşmaktayız. Bunlar; İnönü Ansiklopedisi'nin Adilcevaz maddesine göre ilçenin eski ismi Arcige'dir. Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait 893 tarihli 1989 numaralı vakfiyenin 80. ve 454. sayfalarında, bu bölgede Zatu'l- Cevaz (Cevizler Vadisi) isminde bir islam beldesinin olduğundan bahsedilmektedir. Ayrıca yine aynı vakfiyede Zatu'l – Cevaz beldesinde Yakup Han isminde halkın üzerinde hakim, Tanrının düşmanlığını tenkil ve evliyasına yardım eden bir “İmam-ı Adil”den bahsedilmektedir ki, bu kişinin halkın hikaye haline   getirip anlattığı “Adil İmam yada Adil Kadı” olması mümkündür. 1315 tarihli Van Salnamesinde, baştan başa ceviz ağaçlarıyla dolu olup, adeta bir ormanı andıran bu bölgeye geçmişte, “ Cevizler Vadisi “ anlamına gelen “ Vad-il Cavz “ isminin verildiğinden bahsedilmektedir. Adilcevaz'ın isminin  kaynağına dair buraya kadar verdiğimiz tüm bilgiler içerisinde “Vad-il Cavz” yada “Zat-el Cavz” kelimelerinin olma ihtimali daha kuvvetlidir.  

TARİHİ GELİŞİMİ

Adilcevaz’ın tarihi Kalkolitik (taş-bakır devri)döneme kadar uzanmaktadır.Bu dönem  M.Ö. 6000 –M.Ö 2500 yıllarını kapsar.Bu dönemin hemen ardından Adilcevaz da görülen ilk tarihi kavim Hurriler dir. Hurriler Anadolu’ya Kafkasya dan gelip yerleşmişlerdir. Hurrilerin bu bölgede bulundukları dönem Tunç devri dir. (M.Ö 2500-M.Ö 1200) Bu  dönemde bölgeye Hatti denilmektedir.Tunç devrinin sonlarına doğru Hatti denilen   coğrafyada Hitit kabileleri Mitanni Krallığını kurarlar. (M.Ö 1700) Bu sıralar Mezopotamya da Asurlular hüküm sürmekte ve bölge ile yakından ilgilenmektedirler. Asurlular bu dönemde Anadolu da ticaret kolonileri kurmuşlar ve çivi yazısını da Anadoluya getirip tanıtmışlardır.Böylece Anadolu da tarih öncesi devirler biter, Tarihi Devirler başlar.

M.Ö XIII.yy da bölgede Uruatri-Nairi  konfederasyonları dönemi görülür.Bu dönemin sonunda Van gölü nün çevresinde Urartu Devleti kurulur.(M.Ö 831) Urartu Devleti bölgeyi  Asur istilasından kurtarır.Adilcevaz’ın6 kmkuzeyinde2270 myüksekliğindeki Kef kalesi, Urartulardan günümüze kadar gelen en önemli eserlerden biridir.Urartu hakimiyeti M.Ö 612 ye kadar sürmüştür.Daha sonra bölgeye sırasıyla, önce Kafkasya’dan  gelen İskit Türkleri , arkasından da İran dan gelen  Medler  ve Persler hakim olur.Pers imparatorluğunun hakimiyeti M.Ö 555 den M.Ö 331 e kadar devam eder. Bu sırada  Makedonya da  tarihin en büyük devletlerinden birini kuran büyük İskender Doğu  seferine çıkar ve bütün Anadolu ile birlikte Adilcevaz dan da Persleri çıkartıp atar. Hızını alamayan büyük İskender , İran ve Hindistan da da  Persleri mağlup edip Pers      İmparatorluğunu tarihin  tozlu raflarına gömer.Büyük İskender in ölümü üzerine bölge onun komutanlarından Selevkos a kalır. Selevkos un kurduğu kendi adıyla anılan krallık, bölgeye M.Ö 64 yılına kadar hakim olur.Büyük İskender ile başlayıp Selevkoslar Krallığının yıkılmasına kadarki geçen döneme Hellenistik Dönem denir. Helenistik dönem yine Avrupa da kurulmuş olan  bir başka ihtişamlı güç roma imparatorluğu tarafından  sona erer. Roma imparatorluğu kavimler göçü sonucu ikiye parçalanmasına kadar, Anadolu’yla birlikte Adilcevaz a da  hakim olur. Roma İmparatorluğunun hakimiyetinin  ilk yıllarında Kafkasya da kurulan  Part imparatorluğu ile bölgede büyük bir mücadeleye girer. Bu mücadele M.Ö 64 ten M.Ö 33 yılına kadar devam eder.M.Ö 33 yılında hakimiyet tamamen Roma İmparatorluğuna geçer.Yukarıda belirttiğimiz gibi Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesinden sonra bölgeye Doğu Roma (Bizans ) İmparatorluğu hakim olur.(395) Bizans ın bölgeye tam hakimiyeti  640 yılına kadar devam eder. Bundan sonra bölgede hakimiyet Bizans ile Müslüman Araplar arasında el değiştirir.

Bölgeye Müslüman orduları ilk defa Hz. Ömer’in halifeliği döneminde ayak basarlar. Halife’nin komutanı İyaz bin Gamen Adilcevaz ve Ahlat’ı Bizans’ın elinden alır.(640)  Daha sonra Emevi sultanı Hz. Muaviye İstanbul’u kuşatmaya giderken geçici bir süre Adilcevaz ve Ahlat’a hakim olur. (675) Müslüman orduların bölgeye ilgisi Abbasiler döneminde artar. Abbasi ordusundaki Türk komutanlar Doğu , Güney Doğu ve Akdeniz bölgelerini Bizans’tan alıp Bizansla Abbasiler arasında Avasım (sınır kentler) kurarlar.(800) Abbasilerin bu hakimiyeti 935 yılına kadar devam eder.Bu tarihten sonra bölge tekrar Bizans’ın hakimiyetine geçer.Çünkü Abbasiler siyasi güçlerini  kaybetmişlerdir.

Müslüman Türklerin bölgeye ilgisi Büyük Selçuklu devleti döneminde başlar. Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul bey ın kardeşi olan Çağrı bey  Doğu Anadolu ya seferler    düzenler.(1018) Bu sırada bölge Bizans hakimiyetindeki Mervanoğullarının ve  Vaspurakan Ermeni prensliğinin sınırı durumundadır.Çağrı bey yaptığı seferlerle  Van Gölünün çevresine uzun süre hakim olur. Bölgenin tam olarak Türklerin eline geçişi 26 Ağustos 1071 tarihindeki Malazgirt meydan savaşından sonra olur.Türk  tarihinin dönüm noktalarından biri olan ve Türklere Anadolu nun kapılarını açan savaş, Adilcevaz-Ahlat-Malazgirt üçgeninde meydana gelmiştir.Daha sonra Büyük Selçuklu komutanlarından Emir Sökmen bölgeyi Mervanoğulları yönetiminden devralır. 1077 de kurulan Anadolu Selçuklu Devletine bağlı Sökmenliler Adilcevaz-Ahlat ve   Malazgirt e  1100 yılından 1207 yılına kadar hakim olur.

Daha sonra bölge bir süre Harzemşah ların arkasından da Yassı Çemen savaşından sonra Anadolu Selçuklu Devletinin eline geçer.(1230) Fakat bu durum uzun sürmez. Çünkü 1243 tarihli Kösedağ Savaşı ile Moğollar bölgeye ve tabi ki Anadolu ya girerler. Bu sırada Adilcevazın yerli halkının önemli bir kısmını kılıçtan geçirmiş, büyük bir  kısmı da göç etmek zorunda bırakılmıştır. Moğol İmparatorluğunun parçalanmasıyla     İranda kurulan Moğol Devletlerinden biri olan İlhanlı Devleti bölgeye kısa bir süre hakim oldu.Daha sonra Irakta kurulan bir Türkmen Devleti olan Irak Celayirli Devleti 1336 dan 1380 e kadar bölgeyi eline geçirir.Akabinde Adilcevaz ın imarına önemli bir katkı sağlayan Karakoyunlu Devleti Adilcevazdan ve bölgeden Celayirli Devletini çıkarır ve bölgeye hakim olur.Karakoyunlu Devletinin merkezi Erciş olduğu için bu dönemde  Adilcevaz da da önemli gelişmeler olur.Karakoyunlu hükümdarı cihan şah Adilcevazkalesini de büyük bir onarımdan geçirir.Karakoyunlu hakimiyeti1468 e kadar devam eder. Karakoyunlu Devletini ortadan kaldıran Akkoyunlu Devleti bölgeye 1502 ye kadar hakim olur.Akkoyunluların da Adilcevaz ın imarına katkıları büyüktür.Görüldüğü gibi bölgede istikrar bir türlü sağlanamamaktadır.Çünkü Akkoyunlu Devletinin yıkılmasından sonra bu defada bölge Safavi Devletinin eline geçer.safavi Devleti de bölgede istikrar  sağlayamaz.Tarihin en ihtişamlı güçlerinden biri olan Osmanlı Devleti Yavuz Sultan Selim in önderliğinde ,Çaldıran Savaşında Safavi Devletini mağlup ederek bölgeyi kısa bir süre ele geçirir. Bu tarihten sonra bölge Osmanlı Devletiyle Safavi Devleti arasında el değiştirir. Sonunda 29 Mayıs 1555 Tarihli Amasya antlaşmasıyla Adilcevaz kesin olarak Osmanlı  Devletinin eline geçer.Safavi Devletiyle imzalanan bu Antlaşmadan sonra Osmanlı Devleti bölgeyi tam bir istikrara kavuşturur.Bu istikrar 1. Dünya savaşına kadar devam eder. Osmanlı devleti hiç gereği yokken savaşa girer ,Rus çarlığına karşı açılan Kafkasya  Cephesindeki savaşı kaybeder.(Aralık 1914) Osmanlı ordularının mağlubiyetinden sonra Ruslar Ermenilerin yardımıyla Doğu Anadolu’yu işgale başlarlar. Adilcevaz ın işgallide 23 Mayıs 1915 de gerçekleşir.Bu sıraDA Adilcevaz ın Müslüman halkı hem Rus işgalinden  hem de Ermeni zulmünden kurtulmak için Diyarbakır, Mardin, Urfa, Maraş ve Antep e göç ederler. Osmanlı hükümeti bölgedeki Ermeni zulmünü önlemek için 14 Mayıs 1915 de Tehcir kanununu çıkarır. Ermenilerin Doğu Anadolu dan alınıp bir başka Osmanlı toprağı olan Suriye ye yerleştirilmesini amaçlayan tehcir kanunu ile Ermenilerin çoğunluğu Suriye ye göç ettirilir. Adilcevaz ve bölge Rus işgali ve Ermeni zulmünden tam olarak 1917 deki Rusya da meydana gelen Bolşevik ihtilalinden sonra kurtulur. Bolşevik ihtilalinden sonra Rusya ile Brest-Litovsk Antlaşması imzalanır.(3 Mart 1918)Böylece  bölge Rus işgalinden resmen kurtulmuş olur.

Rus işgalinin sona ermesinden sonra bu seferde İngiliz hamiliğinde harekete geçen Ermeniler ,15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa tarafından kesin bir  mağlubiyete uğrarlar.Arkasından yeni kurulan TBMM Hükümeti ile Ermenistan arasında Gümrü Antlaşması imzalanır.(3 Aralık 1920) Böylece bölge ile birlikte Adilcevaz da Ermenilerden kurtulmuş olur.29 Ekim 1923 de ilan edilen Cumhuriyet le birlikte  Adilcevaz da Türkiye Cumhuriyetinin şirin bir merkezi olma hakkını kazanır. Rus işgali ve Ermeni zulmünden sonra Adilcevaz dan göç eden yerli halkın Adilcevaz a dönüşü 1940 lı  yıllara kadar devam etmiştir.

COĞRAFİ YAPI

Adilcevaz, Doğu Anadolu Bölgesinin Van Bölümünde yer alan Bitlis iline bağlı bir ilçedir. İlçe, Van Gölünün kuzeybatısında yer alır.

ADİLCEVAZ'IN COĞRAFİ KONUMU

Adilcevaz, Doğu Anadolu Bölgesinin Van Bölümünde yer alan Bitlis iline bağlı bir ilçedir. İlçe, Van Gölünün kuzeybatısında yer alır. Adilcevaz ilçesinin; doğusunda Erciş, kuzeyinde Patnos, kuzeybatısında Malazgirt, batısında ise Ahlat bulunmaktadır.

İlçe merkezinin kuzeydoğusunda Türkiye'nin en yüksek ikinci dağı olan Sûphan Dağı(4058) bulunmaktadır.

Süphan Dağı eteklerinde, Van Gölünün kuzeyinde üç tarafı tepelerle çevrili bir vadide yer alan, eski ve yeni tarihinin iç içe yaşadığı, Urartu, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin bütün izlerini taşıyan Adilcevaz; maddi ve manevi zenginliklerle her geçen gün daha da gelişip güzelleşen bir ilçedir.

ADİLCEVAZ'IN YAPI VE YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

Jeolojik yapı araziyi oluşturan taş ve tabakaların durumu incelenir. Adilcevaz ilçesine ait olan araziler Neojen-Miosen döneminden kalma volkanik arazilerdir. Süphan Dağındaki volkanik hareketler IV. Zaman başlarına kadar devam etmiştir. Süphan Dağından çıkan Andezit, Tüf, Bazalt Adilcevaz ilçesinin arazisinin büyük kısmını oluşturur.

Adilcevaz ilçesinin güneydoğusunda ve Hekesor deresinin boylarında IV. Zamana ait alüvyal araziler oluşmuştur, günümüzde gelişimini sürdürmektedir.

Adilcevaz'a genel olarak bakıldığı zaman güneydoğusu hariç, yüksek ve engebeli bir yapıya sahiptir.

Adilcevaz'da yer şekillerinin yüksek ve eğimli olmasının sebebi, Anadolu'nun Orojenik ve epirojenik hareketlerle yükselmesi ve Tersiyer volkanizması sonucunda çıkan önemli miktardaki mağma'nın kabuk üzerinde birikmesi ile ilgilidir.

Van Gölü doğusundaki II. ve III. Zaman depolarından yapılı dağlar, yerini gölün batısında geniş lav sahalarına ve taze tek başına yükselen volkanlara terk etmiştir. Adilcevaz ilçesinin çevresi neojeni kesilmiş bir peneplenin yarılması ile meydana gelmiş bir platodur. Neojen kalkerlerden oluşmuş Adilcevaz çevresinde; lapya alanları, mağaralar, karstik kaynakları ve sularını yeraltından Van Gölüne gönderen polye gibi karstik şekillere rastlanır. Bu lav platosuna, Van Gölü ile Murat ırmağı arasında, su bölümü çizgisi rolünü gören taze volkan konileri oturmuştur. Bunlar; Nemrut, Süphan ve Tendürek dağlarıdır.

DAĞLAR

Süphan Dağı(4058): Süphan yanardağı, pliyo-kuvaterner yaşlı olup ülkemizde strato-volkan tipindeki yanardağların en büyüklerindendir. Erciş, Adilcevaz, Malazgirt ve Patnos ilçeleri arasında yer alan Süphan dağı Türkiye'nin ikinci en yüksek dağıdır.

Andezit ve bazaltlardan yapılı genç bir konidir. Zirvesinde takriben 400 m. çapında bir krateri vardır. En yüksek zirvesi kraterin kuzeydoğusundadır. Yüksekliğin fazla olması nedeniyle IV. Zaman buzullaşmasına sahne olmuştur. Bu devre ait buz yataklarından ikisi dağın kuzey yamacında ve 3200 m. yüksekliğindedir. Bu buzullardan biri, kraterin güneyine bakan yüzünden başlayıp bir gedikten faydalanarak kuzeydoğu ya yönelmekte ve 3400 m. de sons ermektedir. Boyu 1,5 km. kalınlığı 100 m.den fazladır. Dağ'ının 3600 m.nin üstündeki yerlerde Alp tipi buzullar vardır. Dağ yamaçlarındaki sirk içinde bir sirk gölü bulunur(Güngördü, 2000, 29–30).

Diğer Dağlar: Adilcevaz ilçesinde birçok dağ bulunmaktadır. En önemli dağlar; Adilcevazın kuzeyinde Kafı dağı(2329), batısında Somkar dağı(2300) ve Manikor dağı(2420) bulunmaktadır. Dağlar en çok Süphan Dağı'nın etrafında bulunmaktadır.Süphan Dağı'nın; kuzeyinde Medo(3109) ve Ruto dağı, doğusunda Ahta dağı(3100)- Kız dağı(3096), güneyinde Şıhşıh dağı(2681), batısında ise Ahürat dağı(2480) en önemli dağlarıdır.

PLATOLAR

Plato, çevresine göre yüksekte kalmış ve akarsular tarafından derin olarak yarılmış geniş düzlüklerdir. Volkanik faaliyetler sonucu Süphan dağının çevresinde geniş düzlükler oluşmuştur. Bu düzlükler akarsular tarafından aşınarak günümüzdeki platolar oluşmuştur. Adilcevaz ilçesinde platolar genellikle 1700-2300 m. yükseltileri arasında yer alır. Süphan dağının çevresinde ve Adilcevaz ilçesinin kuzeyinde geniş plato sahaları yer almaktadır.

OVALAR

Ovalar, çevresine göre alçakta kalmış akarsular tarafından yarılmış olan düzlüklerdir. İlçede oldukça geniş ovalık alanlar bulunmaktadır. Adilcevaz ilçesinin doğusunda bulunan Gülistan(Filistan) ovası ve batısında yer alan Sute ovası hirer tektonik ovadır. Adilcevaz ilçesinin arazisi III. ve IV. Zaman başlarında tektonik hareketlerden etkilenmiş soma topyekün yükselmiştir. Bu yükselme sonucu arazinin çok engebeli olmasına yol açmıştır. Bu çukurluklar akarsuların taşıdığı alüvyonla dolmuştur. Süphan dağı ile Van gölü arasında geniş düzlükler yer almaktadır. Adilcevaz'ın tarım deposu olan Gülistan ovası burada bulunmaktadır.

VADİLER

Volkanik faaliyetler sonucu çıkan materyaller çıkış noktasının etrafında birikerek yükselmiştir. Süphan Dağı genç bir volkanik bir dağ olduğu için üzerindeki akarsuların araziyi derine doğru aşındırması sonucu bir çok kertik vadi oluşmuştur. Kertik vadiler genellikle Süphan dağının eteklerinde başlayıp ovalık alanlara kadar uzanmaktadır. Adilcevaz ilçesindeki akarsuların debileri yüksek ve sürekli olmadığı için ovalık alanlarda vadiler görülmemektedir. En önemli vadisi ilçenin doğusunda bulunan Hekesor deresinin içinden geçtiği geniş tabanlı vadi yer almaktadır.

KARSTİK YERŞEKİLLERİ

Van Gölü doğusundaki II. ve III. zaman depolarından yapılı dağlar yerini gölün batısında geniş lav sahalarına ve tek başına yükselen volkanlara terk eden gölün batı kısmı lav alanlarının yanı sıra Adilcevaz çevresinde neojeni kesmiş bir peneplen yarılması ile meydana gelmiş bir platodur. Neojen kalkerlerinden oluşmuş Adilcevaz çevresinde; lapya alanları, mağaralar, karst kaynakları ve suları yer altında Van Gölüne gönderen polye gibi Karstik şekillere rastlanır (Güngördü, 2000, 29).

ADİLCEVAZ'IN İKLİMİ

Genel olarak ülkemiz Akdeniz ikliminin etkisindedir. Doğu Anadolu Bölgesinin genellikle her tarafında olduğu gibi Adilcevaz'da da yazlar sıcak ve kurak kışlar uzun ve soğuktur. Karasal iklim hâkimdir.

SICAKLIK

Adilcevaz ilçesinde sıcaklığın dağılışını etkileyen çok çeşitli faktörler vardır. Yükseltinin fazla olması ve Van Gölü kıyısında olması ilçe sıcaklığını etkileyen en önemli faktörlerdir. En yüksek sıcaklık Temmuz ayında görülmektedir. (tablo 1) Yazın ölçülen en yüksek sıcaklık 35 °C'dir.

YAĞIŞ

Adilcevaz'ın yağış rejimine bakıldığı zaman en fazla yağış ilkbaharda ondan sonra sonbaharda yağmaktadır.Yağışların en az olduğu ay ise yaz dönemidir. Adilcevaz yöresi ve çevresinde bazı ilkbahar sonbahar aylarında sağanak yağışlar çok şiddetli olduğundan büyük hasarlara neden olmaktadır. Van Gölü sahilinde bulunan yerleşim yerlerini etkileyerek adeta deniz havasını estirmektedir.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Doğu Anadolu'da dağlarda genellikle ormanlık alanlar bulunur. Fakat Süphan dağı ve çevresinde ormanlık alanlar yoktur. Çünkü buralar volkanik arazilerle kaplıdır. Plato ve ovalarda yağışlar yetersiz olduğu için bozkırlar(step) Yağış ve sıcaklık koşullarının ağaç yetişmesine yeterli olmadığı yerlerde küçük çalılar, dikenli bitkiler ve otsu bitkiler yetişir.Step otlarmm özelliği ilkbahar başlangıcında yağışların yağması ve havanın ısınmasıyla yeşermeye başlar ve çiçek açar. Yaz sıcaklığında sıcaklık fazla, nem az olduğundan otlar korur. Bitki örtüsü bakımından fakir bir ilçemizdir.

Sulamanın yapıldığı yerlerde meyve bahçeleri oldukça yaygındır. Özellikle ceviz ağaçları daha fazladır. Bunun dışında stepin hakim olduğu bir yerdir.

TOPRAK ÖRTÜSÜ

Toprak, yeryüzünü kaplayan, taşların ayrışması sonucu oluşan içinde çeşitli organik ve inorganik maddeler bulunduran ince bir örtüdür(Şahin,2000, 91). Doğu Anadolu Bölgesinde genel olarak hakim toprak türü kestane renkli topraklardır. Fakat Adilcevaz'da en çok kireçsiz kahverengi topraklar hakimdir.