AYDIN İLİMİZİN KUŞADASİ İLÇESİ

ANA SAYFA AYDIN KUSADASI
AYDIN İLİNİN HARİTADAKİ KONUMU
AYDIN - Haritadaki Konumu

Aydın - Kuşadası

Kuşadası Türkiye’nin Aydın iline bağlı bir ilçedir. İlin kuzey batısında bulunan ilçe, Aydın il merkezine 71 km, İzmir il merkezine 95 km uzaklıktadır. Ege Denizi kıyısında kurulu ilçe, Türkiye’nin önemli turizm merkezlerindendir.

İlçenin alanı 264 kilometrekaredir. Nüfusu ise 2009 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 81 bin 295’tir.

Kuşadası’nın Yılancı Burnu denilen yerde, Efes’e bağlı Neopolis ismi ile İonlar tarafından kurulduğu sanılmaktadır.

Şehir daha önce, Pilavtepe eteklerinde, Andızkulesi denilen yerde kurulmuştur. Bir müddet sonra Bizanslılara ait olan bu kıyılara Venedik ve Cenevizliler, ekonomik bakımdan egemen olmuşlardır. Ulaşım güçlükleri nedeni ile Kuşadası; Andızkulesi mevkiinden alınarak bugünkü yerinde Yeni İskele (Scala Nuova) adı ile kurulmuştur.

Kuşadası’nın adını verdiği Kuşadası Körfezi ve yakın çevresi, sanat ve kültür merkezleri olarak bilinmektedir ve ilk çağlardan beri birçok farklı medeniyeti barındırmışrır.

M.Ö. 3000 yıllarında Lelegler, M.Ö. 11.yy’da Aioller, M.Ö. 9.yy’da İonlar bölgede hakim olmuşlardır. Büyük Menderes ve Gediz ırmakları arasında kalan alan, antik çağlarda İonia adını alır. Tüccar ve denizci olan İonlar denizaşırı ticaret sayesinde kısa zamanda zengişleşmişler ve üstün bir politik güce sahip olmuşlardır. Tarihte “İon Kolonileri” adını alan 12 şehir kurmuşlardır.

Kuşadası, antik çağlarda Anadolu’nun Akdeniz’e açılan başlıca limanlarından biri idi. O devirde Neopolis adı ile anılıyordu. M.Ö. 7.yy.da başkentleri Sardes olan Lydialılar yöreye hakim olmuşlardır.

M.Ö. 546′da başlayan Pers hakimiyeti, M.Ö. 334′de Büyük İskender’in tüm Anadolu’yu ele geçirmesine kadar devam etmiştir. Bundan sonra Anadolu’da Yunan medeniyeti ile yerli Anadolu medeniyetinin sentezi olarak yepyeni bir çağ, yepyeni bir sanat ve kültür anlayışı hakim olmuş ve bu çağ “Helenistik Çağ” adı ile anılmıştır. Efes, Milet, Priene ve Didim bu devrin en ünlü şehirleridir.

M.Ö. 2. yy.da Romalılar yöreye egemen olmuşlardır. Hristiyanlığın ilk yıllarında, Meryem Ana’nın ve havarilerinden St.Jean’ın Efes’e gelip yerleşmesiyle burası bir dini merkez haline gelmiştir. Miletus da Hristyanlık çağında Piskoposluk merkezidir. Bizans Çağında “Ania” adı ile anılmıştır. Kuşadası, ortaçağda korsanlar tarafından kullanılan bir liman olmuştur. 15.yy.da, Venedikliler ve Cenevizliler zamanında şehir “Scala Nuova” adını almıştır.

1086′da I. Süleymanşah’ın bölgeyi Selçuklu Devleti’ne katmasıyla Türk egemenliği başlamıştır. Bölge, bu devirde kervan yollarının Ege’ye açılan bir ihraç kapısı olmuştur. Ancak Selçuklu Devleti’nin egemenliği 1. Haçlı Seferleri nedeniyle kısa sürmüş ve yeniden Bizans’ın eline geçmiştir. 1280′lerin sonunda Menteşeoğulları,1397-1402 arasında Osmanlıların egemenliğine girmiştir. 1402-1425 arası yeniden Aydınoğulları’nın eline geçtiyse de 1425′te Osmanlılar bölgeyi kesinlikle ele geçirmiştir. 

Kuşadası, 1413 yılında 1.Mehmet (Çelebi) tarafından Osmanlı egemenliğine katılmıştır. Bu tarihten sonra, şehir tamamen Türklerin elinde kalmış ve Türklerin yaptığı eserlerle dolmaya başlamıştır. Bunlardan bugünkü Kervansaray ve Kuşadası’nı çeviren surlar, Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Surlarla çevrili şehre o zaman ancak üç kapıdan girilebilmekteydi. Bu kapılardan bir tanesi, Barbaros Hayrettin Paşa Caddesi ile Kahramanlar Caddesi’ni birbirinden ayırmakta ve üst kısmı bugün Şehiriçi Trafik Bölge Amirliği olarak kullanılmaktadır. Diğer kapılar bugün mevcut değildir.

Bizanslılar için önemli bir askeri üs görevini yapan Güvercinada, 1834 yılında büyük bir yenilenme görmüş ve ünlü kalesi yapılmıştır. “Kuşadası” adı bu kaleden gelmektedir.

Kuşadası, Kurtuluş Savaşı’nda 1919-1921 yılları arasında İtalya’nın, onların çekilmesiyle Yunanistan’ın işgaline girmiş ve 7 Eylül 1922′de düşman işgalinden kurtulmuştur.